Dostluk

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İyilerden birçok kardeşler edinin. Zira iyilerden, salih insanlardan her fert kıyamet gününde şefaat etmeye yetkili kılınmıştır”[2]buyurarak din yolunda dostluğun ve kardeşliğin önemini beyan etmektedir.

Dostluk

Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c.) adı ile…

İnsanlar arasındaki samimiyet ve sevgiye dayalı bağlılık haline dostluk denilir. Kur’an-ı Kerim’de dostluk, “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostudurlar”[1]ayet-i kerimesi ile ifade edilmiştir. Dostluk, ancak Allah (c.c.) içindir. İslam dışı bir gaye için dostluk kurulmaz, kurulan bağa da dostluk denilmez.

Dünya hayatında her insanın onunla samimi olacağı, duygularını paylaşacağı, seveceği ve sevileceği görüş birliğinde bulunacağı dostlara ihtiyacı vardır. Dostluklar, Allah (c.c.) rızası için ve çıkarsız olursa sürekli olur. Bir mü’minin genel olarak bütün mü’minlere dostluk göstermesi sünnettir. Ayrıca, fert olarak her mü’minin en çok sevdiği, bağlandığı dostları, arkadaşları da bulunur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir (r.a.) arasındaki dostluk gibi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İyilerden birçok kardeşler edinin. Zira iyilerden, salih insanlardan her fert kıyamet gününde şefaat etmeye yetkili kılınmıştır”[2]buyurarak din yolunda dostluğun ve kardeşliğin önemini beyan etmektedir.

Nitekim Mevla Teâlâ (c.c.) “Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar. Ancak takva sahipleri müstesna”[3]buyurarak kıyamet gününde din kardeşliğinden başka bir kardeşliğin fayda vermeyeceğini vurgulamaktadır.

Herkesi dost edinmek asla caiz değildir. Şu hasletleri kendisinde bulunduran kimselerle dostluk, kişiye dünya ve ahiret menfaati sağlar:

  • Akıllı olmak: Çünkü akılsız dosttan hayır gelmez. Kişiye faydalı olmaya çalışırken zarar verir de haberi olmaz.
  • Güzel huylu olmak: Kötü huylu kimseler vefasız olurlar. Bu tür kimselerden selametle kalmak mümkün olmaz. O kimsenin kötü huyları harekete geçince aradaki hakları unutur ve kişiyi kırmaktan çekinmez.
  • Salih olmak: Çünkü günahlarda ısrar eden kimse Allahü Teâlâ’dan (c.c.) korkmaz. Allahü Teâlâ’dan (c.c.) korkmayan kimseye güvenmek ise caiz değildir.
  • Kanaat sahibi olmak: Dünyaya dört elle sarılan ihtiraslı kimselerin dostlukları menfaate bağlıdır ve geçicidir.
  • Doğru olmak: Yalancıyla dost olmak, kişiyi yalana ve yanlış işlere çeker. 

Dostluğun faydası dörttür:

  • Din ve dünyada yardımlaşma,
  • Zekâyı artırma,
  • Kötülüğü terk ettirme,
  • Vakit geçirmektir. 

Yedi kişiyle dostluk zararlıdır:

  • Günahından vazgeçmeyen,
  • Gıybete, haber dolaştırmaya müptela olan,
  • Kınayıcı, tenkitçi,
  • Sır ve ayıpları saklamayan,
  • İlmiyle amel etmeyen,
  • Senden yiyip de sana yedirmeyen (fakirse müstesna),
  • Hırs ve haset sahibi olan. 

Abdülkadir-i Geylani (k.s.) hazretleri insanları dört sınıf olarak beyan etmiş ve dost seçme konusunda nasihatte bulunmuştur:

  • Bir adam ki, ne dili vardır, ne de kalbi vardır.

Bu, isyankâr, mağrur ve kaba kimsedir. Onlarla düşüp kalkma, zira onlar azap ehlidir.

  • Bir adam ki, dili vardır, kalbi yoktur.

Hikmetli konuşur fakat onunla amel etmez. İnsanları Allah yoluna davet eder ama kendisi Allah yolundan kaçar. Bu kimseden uzaklaş. Tatlı diliyle seni avlamasın. Masiyetlerinin ateşi seni yakmasın.

  • Bir adam ki, kalbi vardır, dili yoktur.

Bu, öyle bir mü’mindir ki, Allahü Teâlâ (c.c.) halktan ve halkın gözünden nefsinin ayıpları ile bu zatı gizledi. Kalbini nurlandırdı. Bu zat Allahü Teâlâ’nın (c.c.) dostudur. Bütün hayır onun yanındadır. Ona yaklaşırsan, onunla düşüp kalkar ve ona hizmet edersen Allahü Teâlâ (c.c.) da seni sever.

  • Bir adam ki, öğrenir, öğretir ve bildiği ile amel eder.

Bu, Allahü Teâlâ’yı (c.c.) ve ayetlerini bilendir. Ona muhalefet etmekten kaçın. Ve onunla nasihatlerine dön.

Âlimlere göre dost, iki sınıftır:

  • Tam bir sadakat ile hiçbir şahsi gaye barındırmadan dostluk kuranlar,
  • Menfaat kazanmak veya bir zarardan kurtulmak için dostluk kuranlar.

Bunlardan en güvenilir olanı, samimi olarak dostluk kuranlar, birbirine Allah rızası için bağlanıp dost olanlardır. Samimi dost bulmak için de öncelikle kişinin kendisinin samimi olması, gurur, kibir ve bencillikten uzak durması gerekir.

Müslüman fertler arasında dostluk bağı kurulunca o kimselere de nikâh akdinde olduğu gibi bazı haklar terettüp eder ki bu haklardan bazıları şunlardır:

  • Mal ve mülkünü dostuna bağışlayıp rızasını almalıdır. Buna imkân bulamazsa fazla malıyla dostunun ihtiyacını gidermeye gayret göstermelidir.
  • Dar zamanlarında dostunun yardımına koşmalı, onun ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalıdır.
  • Dostunun sırlarını halktan gizlemelidir.
  • Dostunun kusurlarını ve ayıplarını örtmelidir.
  • Dostuna karşı şefkat ve sevgisini sözleriyle ifade etmelidir.
  • Dostuna muhtaç olduğu dini bilgileri öğretmelidir. Zira din kardeşini cehennem ateşinden korumak, dünya sıkıntısından kurtarmaktan daha önemlidir.
  • Dostuna öğüt vermesi gerekirse güzellikle ve tenhada nasihatte bulunmalıdır. Kalabalık ortamda nasihatte bulunmak, dostun ağırına giderek onu rencide eder.
  • Dostunun kusurlarına, eksiklerine ve eziyetlerine göz yummalı ve onu bağışlamalıdır.
  • Dostu hayatta iken veya öldükten sonra her namazdan sonra onun için dua etmelidir.
  • Dostunun acılarını ve üzüntülerini paylaşmalı ve onunla dertlenmelidir.
  • Dostunun sevincine ve neşesine katılmalı ve onunla sürurlanmalıdır.
  • Dostuna karşı vefalı olmalı, onun ölümünden sonra ailesiyle, çoluk çocuğu ile ilgilenmeli ve onlara yardımcı olmalıdır.
  • Dostuna karşı arada zahmete meydan vermeyip, yalnız iken nasılsa dostu iken de o halde olmalıdır.
  • Kendisini dostundan aşağı bilmeli ve onlardan bir menfaat beklememelidir.
  • Hastalandığı zaman dostunun ziyaretini ihmal etmemelidir.

Rabbim bizleri, dostluğun hakikatine eren ve herhangi bir menfaat beklemeksizin Allah rızası için dost olabilenlerden eylesin… Rabbim yar ve yardımcımız olsun…

Paylaş ve Yorum Yap
CANLI YAYINA YAZ
CANLI YAYINA YAZ